Home / Sağlık / Korku Bozukluy ve Tedavi Süreci

Korku Bozukluy ve Tedavi Süreci

Zihnin sessiz çığlığı olarak iki kelimede tanımlayabileceğim kaygı bozukluğu, nedir?

Günlük yaşamın doğal bir parçası olan kaygı,tehdit veya belirsizlik durumlarında zihnin bizi korumak için geliştirdiği bir tepkidir. Ancak bu tepki, yoğunlaştığında ve kontrol edilemez hale geldiğinde “kaygı bozukluğu” olarak tanımlanan bir psikolojik sağlık sorunu ortaya çıkar. Hayatımızda işlevsel kabul edilen duygulardan biri olan kaygı, hayat işlevselliğinizi bozmaya başladığında bozukluk olarak tanımlayabileceğimiz bir sağlık sorununa dönüşebilir.

Kaygı bozukluğu, kişide sürekli bir endişe hali, huzursuzluk, gerginlik ve çoğu zaman da bedensel belirtilerle kendini gösterir. Kalp çarpıntısı, terleme, nefes darlığı, baş dönmesi gibi fiziksel belirtiler zihinsel belirtilerle iç içe geçerek bireyin yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir. En yaygın türleri arasında genel kaygı bozukluğu, panik bozukluk, sosyal kaygı bozukluğu ve özgül fobiler yer alır.

Bu bozukluğun temelinde genetik yatkınlıklar, travmatik yaşam deneyimleri, çocuklukta yaşanan bağlanma sorunları ve bireyin stresle başa çıkma becerilerindeki eksiklikler yer alabilir. Birey kaygısını baskılamaya çalıştıkça kaygı daha da büyüyebilir; çünkü bastırılan duygu, daha güçlü bir şekilde geri döner. Duyguyu baskılamak sizi sadece anlık olarak rahatlatmış gibi hissettirsede, baskılandıkça büyür ve somatik (bedensel) olarak kendini göstermeye başlayabilir. Düşüncelerinizin sesini duymak, problem olduğunda çözmek yerine baskılamayı, ertelemeyi tercih ettiğimizde ise kaygılarınız kendini göstermek için bedeninizi kullanabilir.

Kaygı bozuklukları tedavi edilebilir psikolojik sorunlardır. Bilişsel davranışçı terapi, maruz bırakma terapisi ve bazı durumlarda ilaç tedavisi ile başarılı sonuçlar alınabilir. Terapi sürecinde birey, kaygısının nedenlerini anlamayı, onu tetikleyen düşünce kalıplarını tanımayı ve işlevsel başa çıkma yolları geliştirmeyi öğrenir.

Unutulmamalıdır ki, kaygı “anormal” değil, fazlası zarar veren normal bir duygudur. Bu nedenle, bu duyguyla savaşmak yerine onu tanımak ve yönetmeyi öğrenmek, zihinsel sağlığımızı güçlendirmek için atılacak en önemli adımlardan biridir.

Uzman Klinik Psikolog Buse Turhan

Etiketlendi:

Cevap bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir