Home / Sağlık / Durmanın Naifli Yaş

Durmanın Naifli Yaş

Bazen hiçbir şey yapmak istemeyiz.

Yataktan çıkmak, düşünmek, konuşmak…

Hiçbir şey çekmez insanın canı.

Öylece boşlukta durmak, sadece o gün var olmak yeterli olacaktır.

En sade, en yalın halimizle.

Çok melankolik bir başlangıç gibi gelebilir ama gerçek bu:

Hepimiz bazen yoruluruz.

Lakin modern çağın salgın hastalığı yakamıza yapışmış gibidir; sürekli bizi çekiştirir:

İyi ol. İyi hisset. Üret. Güçlü ol.

Oysa insanız.

Sadece insan.

Etten, kemikten, duygudan, düşünceden oluşan…

İnsan olmanın doğasında; zaman zaman durmak, hatta bazen neden yorulduğunu bile bilmeden yorulmak vardır.

Kendimizi eleştirmeden, sakince kalabilmek…

Hiçbir şey yapmamanın o naifliğini üstümüze örtüp sadece durmak.

“Hâlim yok ama şikâyet etmeye de hakkım yok gibi hissediyorum.”

Bu cümle tanıdık geldi mi?

Çünkü toplumda envai çeşit etiket var.

Ve biz bunları üzerimize almayalım derken, nerelerden eksildiğimizi fark etmeden yaşamaya devam ediyoruz.

“Çok yorulma, tembel görünme. Ama aşırı da şikâyet etme, nankör olma…”

Bu cümleler geçiyor zihinlerden ve çoğu zaman sorgulanmadan…

Ama hayır:

Ne yorulmak tembellik,

Ne durmak zayıflık,

Ne de kendine alan açmak bencilliktir.

Sürekli yüksek performans göstermeye çalışırken, duygularımızı bastırma eğiliminde oluruz.

Çünkü durup “ne oluyor, ne hissediyorum?” kısmına bakacak kadar bile zamanımız yoktur.

Bu hâl süreklilik kazandığında, bastırdığımız yorgunluk zaman içinde tükenmişliğe dönüşebilir.

Bir anda, nedenini bile bilmediğimiz bir tükenmişlikle baş başa kalırız.

Ve o, bazen bir ağlama nöbeti, bazen öfke patlaması, bazen de içe kapanma olarak kendini gösterir.

Hepimiz yorulduğumuzda şu cümleyi kurabilmeliyiz:

“Bugün sadece var olacağım.”

Yapmamız gereken sorumlulukları en aza indirip, destek alabileceğimiz alanlar varsa oradan gelen yardımı kucaklayarak sadece duracağımız bir alan açabiliriz kendimize.

Hep bir yerlere yetişmeye çalışıyoruz.

Ama bu koşturmacada — fark etmesek de — geride kalan , hızımıza yetişemeyen kısımlarımız olabilir.

Durup, “arkada kalan bir parçam var mı?” diye sormanın zamanı gelmedi mi?

Yorulmak haktır. Dinlenmek haktır.

Herkese gösterdiğimiz şefkati kendimize göstermek ise bir ihtiyaç değildir. Burası kendimize vermemiz gereken en elzem haktır.

Yavaşlayarak da üretebiliriz.

Her şeyi çözemeyebiliriz.

Yavaşlamak, durmak anlamına gelmek zorunda değil.

Bugün kendini güçsüz hissetmen, dün güçlü olduğun gerçeğini değiştirmez.

Sadece bugün o gücü bulamadığın anlamına gelir.Bu kadar.

Bu yazı;

Bugün bir şey yapmak istemeyenlere gelsin.

Kendine kızanlara…

Üretmediği için suçluluk duyanlara…

Sessizliğini bile bir görev bilinciyle yaşamaya çalışanlara…

Yorulursanız fark edeceğiniz bir hafta diliyorum.

Psikolog

Ayşe Albayrak

Etiketlendi:

Cevap bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir