“Beni çok sevdiği için böyle.”
“Canı sıkkın, iş yerinde bir şey olmuş, o yüzden.”
“Asla kötü değil, onun karakteri böyle. Beni seviyor.”
Cümleler tanıdık mı?
Hepimiz zaman zaman kuruyoruz bu cümleleri…
Lakin, belki de artık bu cümlelerin masumiyetine bakma zamanı gelmiştir.
Tekrarlayan ve süreklilik arz eden davranışların zeminini bu cümlelerle yumuşatmak, o an için makul görünebilir. Uzun vadede ise bu tutumun bize verdiği zarar oldukça açıktır.
Özellikle bir ilişki içinde olduğumuz ve sevdiğimiz bir insanın bize zarar verdiğini kabul etmek zor olabilir. Çünkü “şiddet” denildiğinde aklımıza ilk gelen fiziksel şiddettir. Oysa psikolojide pasif şiddetin yıkıcı etkisinin, fiziksel şiddet kadar ağır olabildiğini görüyoruz. Üstelik çoğu zaman sessiz olduğu için yıllarca fark edilmez.
Peki Pasif Şiddet Nedir?
Pasif şiddet; bağırıp çağırmadan, fiziksel bir temasta bulunmadan, çoğu zaman sessiz kalınarak, duymazdan gelinerek ya da küçük küçük alaycı tavırlarla kendini gösteren bir duygusal baskı türüdür.
Bir ilişkide taraflardan biri hep sessiz kalıyor, duygularını ifade etmek yerine geri çekiliyor, mesafe koyuyor; karşısındaki kişiyi anlamak yerine “hassassın”, “abartıyorsun”, “ne var bunda”, “sen de hep böylesin” gibi ifadeler kullanıyorsa — bu, pasif şiddete örnektir.
Eğer kişi çocukluğunda sevgiyi hep bir koşula bağlı olarak aldıysa, ileride yaşayacağı ilişkilerde bu davranış biçimi ona normal gelebilir.
Sevilmek için susmak, fedakârlık yapmak, kendinden vazgeçmek ve ihtiyaçlarını geri plana atmak — bunların tümü ona tanıdık gelebilir.
Küçükken sadece “uslu çocuk” olduğunuzda sevildiğinizi hissettiyseniz, yetişkinlikte de tabiri caizse “uslu” olarak anılmanıza neden olacak her şapkayı takar ve karşılığında sevgi beklersiniz.
Görmezden gelinmeyi, küçümsenmeyi, tartışmalarda küfür ya da argo kelime kullanımını, hatta eleştiriyi “normal” görüp “herkes yaşıyordur” ya da “ilişkinin doğasında olur böyle şeyler” diyebilirsiniz.
Ama gelin görün ki, bu davranışların normal olmadığını fark etmek ve kendinizi ilişki içinde yeniden inşa etmek sizin sorumluluğunuzdadır.
Elbette sevgi tamamlar; iki taraf bir yapboz gibi bütünleşir. Bazen küçük değişiklikler yapılır uyum için — ama bu değişiklikler tek tarafı eksiltmez.
Eğer ilişkide kendiniz olmaktan uzaklaşıyorsanız, sürekli yanlış anlaşılma kaygısıyla tetikte bekliyorsanız; burada duygusal bir yitimden söz edebiliriz.
İlişkide kendimizi güvende hissetmek esastır.
Her an terk edilme korkusu, başka biriyle kıyaslanma düşüncesi içinde başınızı partnerinizin omzuna rahatça koyabiliyor musunuz?
Şiddet Her Zaman Bağırmaz.
Size küsülür ama nedeni söylenmez; anlamanız beklenir.
Dertleşmek istersiniz; “boş konuşuyorsun”, “buna mı takıldın” denir.
Hayalleriniz “boş işlerdir”.
Başarılarınız “tesadüf” ya da “gereksiz”dir.
Tüm bunlar olur ve siz, tam da bu sırada, “Ama beni seviyor” dersiniz.
Ve bunun da bir şiddet türü olduğunu bilmezsiniz…
Peki, Neden Katlanıyor Olabiliriz?
Bu sorunun yanıtı kişiden kişiye değişse de, bazı ortak dinamikler sık görülür:
Sevgiyi kaybetmemek için susmamız öğretilmiştir.
Küçükken annemizi, babamızı üzmemek için kendi isteklerimizi bastırmışızdır.
Ve bu davranış içimize kazınmıştır.
Bazen de yalnız kalma korkusu, kendimize yetemeyeceğimiz inancı, ya da “bir başkası için değerli değilsem, ben zaten değerli değilimdir” düşüncesi eşlik eder.
Bu duygularla yüzleşmek zordur. Sağlıklı baş etme yolları geliştirmek zaman alır.
Ama sağlıksız da olsa bildiğimiz yer, tanıdık olduğu için daha konforlu gelir.
Zorlasa da…Çünkü kırılacağımız yeri bile biliyoruzdur.
Ama unutmayalım:
Sevgi, birlikte büyümektir — katlanmak değil.
Korku kültürüyle beslenmez sevgi .
Eğer korku olacaksa, yalnızca birbirini incitmekten duyulan korku makbuldür.
Herkes kendi ilişkisine şöyle bir bakmalı:
Bu ilişki beni büyütüyor mu, yoksa her gün sırtıma yeni yükler mi yüklüyor?
“Biz” olmayı çokça konuşuyoruz…
Peki, “ben” olarak da var olabiliyor muyuz ilişki içinde ?
Hor görülen, azaltılan, eksiltilen ilişkilerden çıkışın ilk adımı; kişinin kendi değerini fark etmesi ve kabul etmesidir.
Siz ‘’SİZ’’ olun; varsın adımlarınıza ahenkle eşlik edenler yürüsün yanınızda …
Yürümüyor mu?
Her son, bir başlangıçtır…
Gerçek sevgi görüp gösterebileceğiniz bir hafta diliyorum.
Psikolog Ayşe Albayrak