Beslenme, pek çoğunuzun da bildiği gibi yaşamsal faaliyetlerin temelindeki ihtiyaçlardan biridir. Maslow ihtiyaçlar hiyerarşisine göre de en temel fizyolojik ihtiyaçlar arasında yer almaktadır. Beslenme, yaşamın sürdürülmesi, sağlığın korunması, büyüme ve gelişmenin gerçekleşebilmesi için besinlerin kullanılmasıdır. Sağlıklı beslenme ise vücudun ihtiyaç duyduğu tüm besin öğelerini yeterli miktarlarda ve dengeli bir şekilde almayı ifade eder. Sağlıklı beslenme planının oluşturulması için kişinin yaş, cinsiyet, fiziksel aktivite düzeyi ve sağlık durumuna göz önüne alınması gerekmektedir.
Teknolojinin gelişmesi ile pek çok alanda olduğu gibi sağlık alanında da yenilikler yapılmıştır. Aşının geliştirilmesi, yoğun bakım hizmetlerinin iyileştirilmesi, hijyen ve sanitasyon işlemlerinin daha iyi yapılması vb. hizmetler enfeksiyon hastalıklarının salgına dönüşmesine engel olmuş ve insan ömrünün uzamasına neden olmuştur. Bu gelişmeler salgın hastalıklarda azalma sağlarken kronik hastalıkların artışına sebep olmuştur.
Türkiye İstatistik Kurumu 2021-2023 dönemi verilerine göre doğuşta beklenen yaşam süresi erkekler için 74,7 kadınlar için 80,3 yıl olarak belirtilmektedir (1). Bu sürenin önceki yıllara göre uzamış olması insanların sağlıklı yaşlanma kaygısını da gündeme getirmektedir. Yaşlanma ve kilo problemi kronik hastalıklara yakalanma riskini artıran faktörlerdendir. Bu durumda kronik hastalıklara yakalanma riskinin azaltılması için de sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazanılması kaçınılmazdır. Günümüzde sağlıklı beslenmenin popüler olmasının çeşitli nedenleri bulunmaktadır:
-
Tıp ve teknoloji alanındaki gelişmeler: Günümüzde insan ömrünün uzamasında en önemli faktörlerden biri, tıbbi bilimlerde ve sağlık teknolojilerinde yaşanan ilerlemelerdir. Modern tıp sayesinde bulaşıcı hastalıkların kontrol altına alınması, aşıların yaygın kullanımı, erken teşhis yöntemlerinin gelişmesi ve tedavi seçeneklerinin çeşitlenmesi gibi faktörler insanların sağlıklı bir yaşam sürmelerine olanak tanımaktadır.
-
Sağlık hizmetlerine erişim ve sağlık bilincin gelişmesi: İnsan ömrünün uzamasında etkili olan bir diğer faktör, insanların sağlık hizmetlerine daha kolay erişebilmesi ve sağlık bilincinin artmasıdır. İyi beslenme alışkanlıkları, düzenli egzersiz yapma alışkanlıkları ve sigara gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durma gibi sağlık bilincinin yükseltilmesi önemli rol oynamaktadır.
-
Ekonomik ve sosyal faktörler: Ekonomik gelişmeler ve yaşam standartlarının yükselmesi de insan ömrünün uzamasında etkilidir. Daha iyi beslenme koşulları, temiz içme suyuna erişim, hijyen standartlarının yükseltilmesi gibi faktörler insan sağlığını olumlu yönde etkilemektedir.
Beslenme ve kronik hastalıklar arasındaki ilişkiyi inceleyen güncel pek çok çalışma mevcuttur. Bel çevresi ve kalça çevresi ölçümleri kronik hastalıklara karşı risk durumunu değerlendirmeyi sağlar. Bel çevresi ölçümlerindeki 1 cm artış, kalp-damar hastalıklarına yakalanma riskini %2-3 oranında artırırken; hipertansiyon hastalığına yakalanma riskini %1,5-2 oranında artırmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’nün referans değerlerine göre kadınlar için bel çevresi ölçüsü 88 cm ve üzerinde, erkekler için ise 102 cm ve üzeri olduğu durumda bireyler obez olarak sınıflandırılmaktadır (2). Bel çevresi ölçümlerinin azaltılması ve bireylerin yaş, boy ve cinsiyete göre ideal vücut ağırlıklarına getirilmesi kronik hastalıklara yakalanma riskini azaltacaktır.
Sağlıklı beslenme konusuna önceden bu kadar ilgi ve merak duyulmazken şu anda bu kadar popüler olması ve herkesin konu hakkında fikir sahibi olması biraz da kafa karıştırıcı değil mi? Kesinlikle öyle.
Etrafınızdaki kişilerin nasıl beslendiğine bir göz atalım. Glutensiz beslenmek için çaba sarf edenler, karbonhidratı hayatımdan tamamen çıkardım, ekmek yemiyorum diyenler, et tüketmeyenler, laktozsuz beslenenler, ketojenik diyet yapanlar, aralıklı oruçtan vazgeçemeyenler… peki ya hangisi doğru ? Kime güvenmeli ve hangi beslenme modelini benimsemeli?
İşte bu soruların yanıtları tam şu anda bu satırları okuyan kişinin nasıl bir yaşam tarzı olduğuna göre değişecektir. Çünkü beslenme parmak izi gibi kişiye özeldir. Kendi yaşam tarzıma en uygun beslenme modelini buldum diyelim, “Mevcut beslenme alışkanlıklarımı değiştirebilecek miyim?” dediğini duyar gibiyim. Evet, beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi mümkün. Ancak bu süreç zaman ve kararlılık gerektirir. Bunun için işte bazı ipuçları:
-
Küçük adımlarla başla: bir anda büyük değişiklikler yapmak zor olacaktır. Günlük rutinlerinde şekerli içecekleri tüketmek varsa önce bunları azaltmakla başlayabilirsin.
-
Alternatif bul: yemekten çok haz aldığın ama sağlıksız diye nitelendirdiğin besinlerin daha sağlıklı alternatiflerini bulmak için araştırma yapmakla başlayabilirsin.
-
Zihinsel olarak kendini hazırla: alışkanlıkları değiştirmek sadece fiziksel bir eylem değildir, öncelikle psikolojik olarak buna kendini hazırladığından emin olmalısın. Değiştirmek istediğin davranışını neden değiştirmek istediğini netleştir ve zorlandığında kendine bunu hatırlat.
-
Kendine zaman tanı: yeni alışkanlıkların davranışa dönüşmesi için zamana ihtiyacın olacak, hata yapmak normal önemli olan pes etmemektir.
-
Süreç odaklı ol: sonuçlara odaklanmak ve mükemmel olmasını beklemek gerçekçi olmayabilir. Önemli olan değişim için attığın her adımda nasıl hissettiğin ve bu sürecin sana neler kazandırdığıdır.