İnsanlık yaratılışından bu yana iki duyguyla yüz yüze gelmiştir; korku ve kaygı. Kaygı insanın en temel duygularından biri olarak hepimizin zaman zaman yaşadığı ve yaşamı çeşitli şekillerde etkileyen bir durumdur.
Eskiden belli meslekler vardı ve bu mesleklere sahip olmak için çıraklıktan yetişmek yeterliydi. Çağımızın çoğalan iş seçenekleri arasında boğulmadan kendimize en uygun işi seçebilmek ciddi bir hazırlığı gerektirmektedir. Bu da eğitimin her geçen gün önem kazanmasına ve derslerdeki başarının ön plana çıkmasına neden olmaktadır. Doğal olarak sınav kaygısı da artık yaşamımızın ayrılmaz bir parçasıdır.
Kaygı genel olarak olumsuz bir duygu olarak değerlendirilse de aslında hayatımızı sürdürmemiz için son derece gereklidir. Kısacası kaygı sınırlarında yaşandığında yaşamsal öneme sahiptir.
Yapılan araştırmalar, kaygının normal sınırlar içinde yaşanmasının kişiyi motive edeceğini, yüksek kaygı düzeyinin ise başta motivasyon olmak üzere bir çok alanda olumsuz etkiye yol açacağını göstermektedir. Bununla birlikte araştırmalar sınav kaygısının kuruntu ve duygu olmak üzere iki farklı boyutu olduğunu da ortaya koymuştur. Kuruntu boyutu, sınavla ilgili olarak kendimize söylediğimiz şeylerdir. Duygu boyutu ise sınav baskısı altında iken ortaya çıkan duygusal tepkilerimizdir. Sınav kaygısının kuruntu boyutunun başarıyı daha fazla etkilediği gözlenmektedir. Kuruntu arttıkça başarı düşer. Çünkü, kuruntu daha çok başarısızlık beklentisiyle oluşmaktadır.
Kaygı, en genel tanımıyla nedensiz korkudur. Kaygı, korkuya benzer bir durum olmakla beraber sorunun ya da kaynağın belirsizliği, şiddeti ve süresi bakımından korkudan farklılaşır, bunun yanında çaresizlik, belirsizlik gibi duyguları da beraberinde taşır. Kaygı, belirli sınırlar içerisinde kalmak koşuluyla evrensel ve normal bir duygu olarak kabul edilir.
Kişinin özdeğerinin tehdit edildiğini sanması ya da içinde bulunduğu durumu stresli olarak algılaması kaygıya yol açmaktadır.
Bazı kimseler karşılaştıkları her durum ve ortamda kaygılanmak eğilimindedirler. Bu kişiler için birisiyle karşılaşmak, okula veya işe gitmek, bir toplantıya katılmak kaygı vericidir. Bu kaygının kişiye verdiği rahatsızlık, olayın kişi için taşıdığı anlamdan kaynaklanmaktadır. Kişinin tehlikeli koşulların ortaya çıkardığı geçici duruma bağlı olarak duyduğu kaygı durumluk ya da özgül kaygı olarak yorumlanmaktadır. Bu kaygı sadece belirli durumlarda yaşanır, kaygı uyandırıcı durum ortadan kalktığında kaybolur. Sınav kaygısı durumluk/özgül bir kaygıdır ve sınava hazırlanan öğrenciler arasında sıklıkla görülür. Başta başarısızlık olmak üzere pek çok soruna yol açar. Durumluk/özgül kaygı tepkileri, uyaranın yapısına, bireyin kişiliğine ve kişinin geçmiş yaşantıları yorumlamasına bağlı olarak değişir.
Sınav kaygısı neden ortaya çıkmaktadır?
Herkes başarılı olmak ister. Sınavlar, başarısızlık riski taşıyan durumlardır. Sınav kaygısının temelinde bu düşünce vardır. Bunun yanında, en önemli kaygı nedenlerinden birisi de anne-baba ve öğretmen davranışlarıdır. Çocuğunuzdan beklediğiniz başarı düzeyi, çocuğunuza ders çalışması konusunda yaptığınız baskılar, sınavı kazanamayınca ne olacağı konusunda verdiğiniz olumsuz örnekler (küçümseme) çocuğunuzun kaygısının artmasına ve başarısız olmasına neden olabilir. Sınava girecek bireyin kendine güvensizliği, sınavın adaletsizliği, anne-baba’da izlenen kaygı davranışları, reddedilme korkusu gibi düşüncelerde kaygıyı arttırmaktadır.
Sınav kaygısı bir süreçtir!
Sınav öncesinde:
1- Başarısız olursam kimse beni sevmeyecek düşüncesi
2- Bilgilerin yetersizliğine dair düşünceler
3- Sonucun kendi elinde olmadığını düşünme
4- Becerileriyle ilgili beklentilerin yüksekliği
Sınav sırasında:
1- Soruların zor olduğu inancı
2- Zamanın yetmeyeceği düşüncesi
3- Dikkatini kendi üzerine odaklaması
4- Zihni karıştıran ve yoran otomatik düşünceler
Sınav sonrasında:
Bireyin bundan sonraki yaşantısını belirleyecek sınavdan çıkması ile sonuçların açıklanması arasında geçen süre de gelecek ile ilgili kaygıların psişik duruma yansımasına neden olur.
(Yüksek kaygılı bireyler, başarısızlıklarını içsel nedenlere; düşük kaygılı bireyler de başarısızlıklarını dışsal nedenlere bağlamaktadırlar.)
Çocuğunuzun sınav kaygısı yaşadığını nasıl anlarsınız?
1- Ders çalışmaktan rahatsızlık duyması
2- Ders çalışmayı sürekli ertelemesi
3- Derslerle ilgili konuşmak istememesi
4- İçine kapanık tavırlar sergilemesi
5- Konsantrasyon eksikliği (çalıştığı dersi anlamaması)
6- Sınavlarda kolay heyecanlanma, titreme, terleme
Sınav kaygısı nasıl önlenebilir?
Aileler için:
Unutmayınız, kaygı temelde kişiye rahatsızlık veren olayın kendisinden değil, olayın kişi için taşıdığı anlamdan kaynaklanmaktadır. Birçok öğrenci bilgilerinin değil kişiliğinin değerlendirildiğini düşünür.
1- Çocuğunuz için yaptıklarınızı bir yükümlülük haline getirmeyiniz.
2- Kaygılarınızla başa çıkma becerisi edininiz ve çocuklarınıza model olunuz.
3- Çocuğunuzun kaygılarını ifade edebileceği ortamlar hazırlayınız.
4- Çocuğunuzun her sorununu kendi sorumluluğunuz gibi görmeyiniz.
5- Çocuğunuza sınavın onun kişiliğini değerlendiren bir ölçü olmadığını söyleyiniz.
6- Kazanmak kadar kaybetmenin de hayatın bir parçası olduğunu söyleyip, başarısızlıktan çıkartılabilecek dersler üzerine konuşunuz.
7- Çocuğunuzu sadece sizin beklentilerinizi yerine getirecek bir aile ferdi gibi görmeyiniz.
8- Okuma davranışı konusunda çocuğunuza model olunuz.
Çocuklar için:
1- Nefes egzersizleri yapın, nefes alırken göğsünüzü değil midenizi şişirin.
2- Düzenli fizik egzersizleri, kısa yürüyüşler yapın.
3- Düşünce biçiminizi düzenleyin (Sınav kişiliğinizin değil bilgilerinizin ölçümüdür bu nedenle “mahvolurum”, “küçük görülürüm”, “kimse beni sevmez” gibi düşüncelerden kurtulun. Bu tip düşüncelerin problem çözmeye yararı olmadığını unutmayın. Ayrıca sınavı hiçbir zaman ölüm kalım savaşı haline getirmeyin, unutmayın ki kazanmak kadar kaybetmek de doğaldır, başarısızlıktan alınacak dersler en iyiye ulaşmada atılacak ilk adımdır).