Home / Sağlık / Menopoz Tedavisinin Tarihi

Menopoz Tedavisinin Tarihi

Çin İmparatorları genç kadın idrarını kurutarak kullanmışlar.

1821 de Paris’te ilk kez menopoz kelimesi kullanılmıştır.

19. yy da kadınların adetten kesilmesi ile ruhsal buhran yaşadıkları anlaşılmıştır.

1871 de ‘Henry Mandsley’ menopozda kadının ruhsal durumunda değişiklik olduğunu tespit etmiştir.

1894 de ilk defa hormon tedavisi kullanılmaya başlanmıştır. Hormon olarak inek yumurtalığı kullanılmıştır. Bu tedavi hormon tedavisinin doğuşudur.

1939 da ‘Adolf Butenandt’ gebe kadın idrarını saflaştırarak östrojen hormonunu üretmiştir. Bu başarı Adolfa NOBEL KİMYA ödülünü kazandırmıştır.

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE DÜNYADA HORMON TEDAVİSİ

  • 1932: Gebe kısrağından alınan idrardan östrojen üretilmiş ve sıcak basmalarının tedavisinde kullanılmıştır.

  • 1936: Ağız yoluyla kullanılabilecek östrojen sentzelenmiş ve Avrupa’da ki kadınlarda kullanılmaya başlanmıştır.

  • 1940: ‘Russel Marker’ tarafından Meksika’da yetişen tatlı patatesinden, progesteron üretilmiştir. Bu progesteron günümüzde fonksiyonel tıpta kullandığımız progesteron ile benzerdir.

  • 1941: Menopoz döneminde hormon tedavisinin, kemik kaybını azalttığı görülmüştür.

  • 1942: FDA tarafından östrojen preparatlarına onay verilmiştir.

  • 1946-1950: Kontrolsüz östrojen kullanımı rahim kanseri riskini arttırdığı görülmüştür.

Ancak burada kullanılan östrojen kontrolsüz olup, progesteron kullanılmamıştır.

  • 1970 yıllarında cilt yoluyla östrojen kullanımı için uygun preparatlar üretilmiştir.

  • 1980 yılında DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ, HORMON TEDAVİSİNDE ÖSTROJEN ve PROGESTERONUN birlikte kullanılması gerektiğini bildirdi.

ÜLKEMİZDE MENOPOZ TEDAVİSİ

1985; Günümüzde kullandığımız tedavi protokollerine yakın bir yaklaşım ile, kadınlar takip edilmeye başlanmıştır.

1991; Hem Ankara hem de İstanbul’da ki fakültelerde menopoz tedavi merkezleri kurulmuştur.

1992; Türkiye Menopoz ve Osteoporoz Derneği kuruldu.

MENOPOZ TEDAVİSİ VE MENOPOZ TAKİBİ NASIL OLMALIDIR?

Hormon kullanımına başlayan her kadın, ilaçların özellikleri ve etkileri konusunda aydınlatılmalıdır. Östrojen hormonunun resöptörü hücre çekirdeğindedir. Doğrudan etkisini hücre çekirdeğini uyararak gerçekleştirir. Ve unutulmaması gereken östrojen hormonu, reseptörü olan her hücreye etki eder. Bu nedenle menopozdaki hastaya bütüncül yaklaşmak gerekir. Kadının tetkikleri ve muayene bulguları uygunsa da hormon tedavisi önerilmelidir.

1990-1998 yılları arasında; menopozda hormon tedavisi verilmesinin amacı kalp hastalıklarından korunmak idi. Bu amaçla menopozda olan her yaş grubunda olan kadına hormon tedavisi verildi. Ancak hormon tedavisi alan kadınlarda ilk yıllarda kalp ve damarsal problemlerde artış olurken, takip edilen yıllarda(5., 10. Yıllarda) riskin azaldığı görülmüştür. İlk yıllarda artan kalp ve damar problemlerinin çoğu, damarlarda yerleşmiş olan plakların kopmasına bağlı olduğu düşünüldü. Yani mevcut aterosiklerozu olan kadınlar için hormon tedavisinin ilk yıllarında, damarsal sorunlar yaşanılabilir Özellikle ağız yoluyla kullanılan ilaçlarda risk daha yüksektir. Bu nedenle tedavide deri yoluyla emilen ilaçların kullanılması önerilir.

MENOPOZDA HORMON TEDAVİSİNİN KALP, DEPRESYON VE OSTEOPOROZA ETKİSİNE YÖNELİK ÇALIŞMA SONUÇLARI (WHI ÇALIŞMASI)

Çalışma 1998 de planlanmıştır. 8.5 yıllık bir takip ile hormon tedavisinin etkinliği araştırılacaktı. Amaç hormon tedavisinin, osteoporoz ve kalp hastalıklarına olan etkisini değerlendirmekti. 40 ayrı merkezde, 27327 kadın üzerinde yapılan çalışmayı öğrenelim:

  • Çalışmaya katılan kadınların %83’ünde menopoz yaşı 5 yıl ve daha fazla idi. Ortalama kadın yaşı 63 (40-79)

  • Çalışmaya katılan kadınların %34’ü obez idi,

  • Çalışmaya katılan kadınların %50’si sigara içiyordu,

  • Çalışmaya katılan kadınların %36’sı nın tansiyonu yüksek idi,

Çalışmaya katılan kadınlar, oral yolla(ağız) östrojen ve progesteron verilmiştir.

Çalışma tamamlanmadan 5. Yılda durduruldu. Çalışmaya katılan kadınlarda emboli, inme ve meme kanseri riski artmıştı. Pozitif katkıları ise osteoporoz ve kolon kanseri riskinin azalmasıydı

Bu çalışmaya yaş sınırı olmadan menopozdaki kadınlar katılmış, hormonlar ağız yolu ile ve yüksek doz verilmişti. Çalışma grubundaki kadınların seçilimi ileriki yıllarda çalışmanın eleştrilmesine neden olmuştur. Oysaki HORMON TEDAVİSİ BİREYSELDİR. GENEL GEÇER BİR TEDAVİ PROTOKOLU YOKTUR. AYNI DOZ, AYNI İLAÇ; FARKLI YAŞTA ve FARKLI ŞİKAYETLERİ OLAN HASTAYA VERİLEMEZDİ. ANCAK BU ÇALIŞMA , DÜNYADA HORMON TEDAVİSİNİN BİTİŞİ İDİ. BİRÇOK KADIN ve HEKİMLERİ BU HORMONLARDAN UZAKLAŞTI. HEKİMLER YAZMAKTAN, KADINLAR KULLANMAKTAN ÇEKİNDİ. 2000’li yıllarda kadınlar menopoz tedavisi alamadılar, menopozun bütün yıpratıcı etkilerini yaşadılar. Kadınla hem ruhları, hem bedenleri ile hızlı bir yaşlanma sürecine girdiler.

Bu çalışma daha sonraki yıllarda etki ve yan etkiler konusunda tekrar incelenmiştir. MENOPOZ TEDAVİSİSİ KONUSUNDA ÖNERİLER YAYINLANMIŞTIR. MENOPOZA GİREN HER KADINA AYNI TEDAVİ ve TEK REÇETE ÖNERİLMEMESİ GEREKTİĞİ SONUCUNA VARILMIŞTIR.

TÜRKİYE MENOPOZ ve OSTEOPOROZ DERNEĞİNİN HORMON TEDAVİSİ ÖNERİLERİ:

  1. Hormon tedavisi kadın sağlığına pozitif katkıları vardır,

  2. Her hastaya hormon tedavisi verilmemelidir,

  3. Tedavi için uygun hasta, şikayetleri olan kadınlardır,

  4. Hormon tedavisine mümkün olduğunca erken yaşta başlanmalıdır,

  5. Hormon tedavisinde kullanılan ilaçlar yeterli olan en düşük dozda olmalıdır,

  6. Uzun süre kullanılmamalıdır.

MENOPOZDA HORMON REPLASMAN TEDAVİSİNİN ETKİLERİ

  1. Halka arasında ateş baması olarak bilinen vazamotor sıkıntıların tedavisidir.

  2. Kadını osteoporozdan korur.

  3. Vajinal kuruluk tedavisinde vajinal östrojenler kullanılmalıdır,

  4. İnme ve emboli riski deri yoluyla kullanılan östrojenler ile oldukça düşüktür

PERİMENOPOZ DÖNEMi

Kadın hayatındaki en kritik ve en hassas dönemdir. Menopoz öncesindeki 3-5 yılı kapsar. Kadında; hormonal dengenin bozulduğu, sıcak basmalarının başladığı, yumurtlamanın bozulduğu, adetler arası sürenin uzadığı, kanama miktarının değiştiği, kemik erimesinin ise başladığı bir dönemdir.

Kadının hormona tetkikinde farklılıklar ve adet döngüsünde değişiklikler izlenir.

Perimenopoz döneminde yumurtlamanın bozulduğunu, kadının her ay yumurtlayamadığını görürüz. Bu durum kadın bedeninde progesteron hormonu eksikliğine bağlı şikayetlere yol açar. Kadında normal şartlarda her ay bir yumurta büyür. Yumurtanın büyümesi aşamasında östrojen hormonu sentezlenir. Büyüyen yumurta çatlar ve çatlama ile progesteron hormonu sentezlenir. Perimenopoz döneminde ise ilk bozulan yumurtlamadır. Dolayısıyla progesteron hormonu eksiktir. Bu nedenle eksik olanı yerine koymak tedavide nirengi noktasıdır.

Aksi durumda kadın, artan östrojenin yan etkilerini yaşar. Yumurta kisti, kanama bozuklukları ve kilo alma en sık karşılaştığımız şikayetlerdir.

PERİMENOPOZ VE MENOPOZ DÖNEMİNDE KADININ YAŞADIKLARI

1-sıcak basması

2-gece terlemesi

3-uyku bozukluğu

4-motivasyon kaybı

5-kilo alma

6-halsizlik

7-depresyon

8-ağrılı cinsel ilişki, cinsel isteksizlik

9-vajinal kuruluk

10-idrar kaçırma

11-kas ağrısı

12-kemik erimesi

13-vajinal kuruluk

14-hafıza, dikkat, anlama, öğrenme gibi zihin aktivitelerinde azalma ile karşılaşır.

UNUTULMAMASI GEREKENLER:

ÖZELLİKLE SICAK BASMASI ŞİKAYETİNİ AĞIR YAŞAYAN KADINLARDA KALP-DAMAR HASTALIKLARI VE KEMİK ERİMESİ DAHA SIK GÖRÜLÜR. BU KADINLARIN DAHA YAKINDAN TAKİP VE TEDAVİ EDİLMESİ GEREKİR.

BİYOEŞDEĞER HORMONLAR

Kadında mevcut hormonlar ile özdeş yapıdadır. Hem kimyasal hem de fiziksel yapısı aynıdır. Menopoz döneminde gerekli olduğunda kullanabileceğimiz ilaç grubudur.

Kadınları perimenopoz döneminden itibaren takip etmek ve şikayetlere yönelik destek tedavisi vermek gerekir.

Tedavi süreci ortalama 5 yıl olup, 10 yıla kadar devam edilebilir.

Her kadın bireysel değerlendirilmelidir.

Her kadın için fonksiyonel yaklaşımla bir tanımlama yapılmalıdır.

Her kadın bütüncül yaklaşımla tedavi edilmelidir.

MENOPOZDA TESTESTERON DÜŞÜKLÜĞÜ

Hormon tedavisi almasına rağmen;

-halsizlik,

-cinsel isteksizlik

-kaslarında güç kaybı,

-kemik kaybı

-hafıza sorunları

-vajinal kuruluk ile gelen hastalara testesteron takviyesi yapılabilir.

FİTOÖSTROJENLER

Östrojen tedavisi alamayan kadınlarda fitoöstrojenler kullanılabilir. Uzakdoğu ve Japonya mutfağında yaygın olarak fitoöstrojenler bulunur. Bu coğrafyada yaşayan kadınlarda menopoz yakınmaları daha az görülür. Fitoöstrojenler, östrojen resöptörüne bağlanarak etkisini gösterir.

Fitoöstrojenler aynı zamanda antioksidandır. Özellikle keten tohumunun lignan içeriği yüksektir.

Günümüzde kullandığımız fioöstrojenler:

1-şerbetçi otu (humulus lupulus)

2-prim rose oil

3-cimicifuga racmonasa (karayılan otu)

4-polen ekstreleri

ADAPTOJENLER

Bu terim 1947 yılında ilk defa kullanılmıştır. Geleneksel tıpta kullanılan bir üründür. Bedenin strese karşı mücadelesini destekler.

Geleneksel tıpta kullanılan adaptojenler:

1-Fosfatidilserin,

2-L-Theanine,

3-DHEA,

4-Ginseng,

5-Ashwaganda: stres üzerine etkili olduğu, aynı zamanda iltihap ve kanserden de koruyucu olduğuna inanılır.

6-Rhodiola Rosea,

7-MACA (Lepidyum) (Peru Ginsengi)

MACA NEDİR?

Protein, lif, karbonhidrat ve minerallerden zengindir. Kalsiyum, potasyum, selenyum, çinko, bakır, iyot, magnezyum ve demir açısından zengindir. İçinde farklı 19 aminoasit ve yararlı yağ asitleri (oleik asit, linolenik asit, sterol, palmitik asit ) bulunur.

BLACK KOHOSH

Özellikle menopoz döneminde sıcak basmalarının tedavisinde kullanılan fitoterapötik bir ajandır. Bir östrojen değildir. Karaciğer üzerinde zararlı etkisi yoktur.

Etkinliği hormon tedavisi kadar değildir.

Etiketlendi:

Cevap bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir