DSM-5 (Ruhsal Bozuklukların Tanı ve İstatistiksel El Kitabına Göre)
Bu hastalığa sahip olan kişilerde, psikiyatrik yönden iki uç durum görülür.
Biri mani veya hipomani denilen taşkınlık dönemi yani duyguların çok fazla yükseldiği bir dönem görülür.
Diğeri de çökkün durum dediğimiz depresif duyguların hakim olduğu bir dönemdir.
Bu iki dönem, birinin yatışması diğerinin alevlenmesi şeklinde ilerler.
Şimdi, bu iki dönemin belirtilerini ayrı ayrı inceleyelim.
-
MANİ DÖNEMİ:
Mani döneminde kişinin duyguları oldukça kabarık, taşkın ve coşkuludur. Benlik kabarmıştır. Kendine aşırı güvenlidir. Büyüklük düşünceleri görülebilir.
Bu dönemde uyku gereksinimi azalır, azıcık bir uyku ile bile gün içinde enerjik ve canlı olabilirler. Aşırı dinç görünebilirler.
Aşırı konuşma, konuşurken konudan konuya atlama veya başkalarını konuşmaya tutma görülebilir.
Düşünceler ardı ardına geliyor gibi bir durum söz konusu olabilir.
Dikkat dağınıktır. Duygu, düşünce ve davranışlar belirgin düzeyde hızlanmıştır.
Aşırı neşeli bir hal görülebilir. Çok gülebilir veya başkalarını güldürebilir.
Sürekli hareket halinde olabilirler.
Bu dönemde engellenmeye aşırı tepki verirler. Aniden öfkelenebilirler.
Sonuçlarını düşünmeden hızlı araba kullanabilir, gereksiz harcama yapabilir, kontrolsüz cinsel ilişkiler yaşayabilirler. Cinsel istekte bir artış görülür.
-
ÇÖKKÜNLÜK DÖNEMİ:
Mutsuzluk, karamsarlık, enerji azlığı, özgüvende düşme, değersizlik duyguları, iştahsızlık, uyku düzensizliği, hayattan keyif almama, içe kapanma, suçluluk duyguları, cinsel istekte azalma, yaptıklarına odaklanamama, az konuşma bu dönemde belirgin şekilde görülen belirtilerdir.
Özellikle bu dönemde kendine zarar verme düşünceleri olabilir.
Yakınları tarafından bu konu ciddiye alınmalı ve kesinlikle bir uzman yardımına ( psikiyatri uzmanı ) başvurması için kişi yönlendirilmelidir.
Nedenleri Nelerdir?
Genetik yatkınlık,
İYİLEŞME NASIL SAĞLANABİLİR?
Yaşamlarımızın içinde hepimizin duyguları değişebilir. Buradaki durum çok daha farklı bir durumdur.
Burada bahsettiğimiz belirtilerin şiddeti, süresi ve kişinin günlük yaşamında işlevsellikte belirgin bir bozulma meydana getirmesi ile,
Bu kişilerin öncelikle ve kesinlikle BİR PSİKİYATRİ UZMANI tarafından değerlendirilmesi gerekir.
Bu durumlarda ilk başvurulan kişi bir klinik psikolog olmamalıdır.
Gerekli ilaç desteği düzenlendikten sonra psikiyatri uzmanının kontrolünde klinik psikologlar tarafından bir terapi desteği verilebilir.
Bu bozukluk, düzelebilen fakat belli aralıklarla, yineleyen ataklarla seyredebileceğinden mümkünse aynı uzmanlarla uzun süreli bir tedavi programı uygulanmalıdır.
Yakınları kişiyi ve hastalığın başlangıç dönemlerindeki tutarsızlıkları yakından tanımalıdır ki, erken psikiyatrik müdahale ve terapötik destekle hızlıca önlemler alınabilsin. Örneğin, başlangıçtaki uyku düzensizlikleri ve öfkelenmeler yakınlarına ilk işaretler olabilir.
Kendine veya çevresine zarar verme risklerinde hastaneye yatışlar gerekebilir.
Ataklar arasında düzelmeler olsa da koruyucu tedavi için terapilere devam edilmesi çok önemlidir.
Uzm. Klinik Psikolog Eda Gökduman