DSM-5 (Ruhsal Bozuklukların Tanı ve İstatistiksel El Kitabına Göre)
Bu kişilik bozukluğu tanısı alan kişiler, yaşamlarında yaygın bir istikrarsızlık ve dürtüsellik gösterirler.
Kişiler arası ilişkilerde, duygularda ve öz imajlarında dengesizlik belirgindir.
Kendilerine zarar verecek şekilde dürtüsel davranabilirler.
Kendilerine zarar vermekle ilgili tehditlerde bulunabilirler.
Bu konuda ciddi olabilecekleri için, güvenlikleri çevresindekiler tarafından önemsenmelidir.
Duygularını kontrol etmede belirgin bir güçlük yaşarlar.
Uygunsuz öfke patlamaları ve tekrarlayan kavgaları olabilir.
Gerçek veya hayali terk edilmekten korktukları için akılsızca ve dengesiz davranışlar sergileyebilirler.
Bu kişilik bozukluğu gösteren kişilerde, zayıf ve çarpık bir benlik duygusu vardır.
Düzgün giden ilişkilerini veya işlerini bir anda sonlandırabilirler.
Dürtüsellikleri kendilerine zarar vericidir.
Madde bağımlılığı, alkolizm, dikkatsiz araç kullanma, kumar oynama, aşırı yeme, akılsızca harcamalar görülebilir.
Bir işte uzun süreli çalışamayabilirler veya sıklıkla uyum sorunu yaşayabilirler.
Sağlıklı ilişkiler kurmakta ve bunları sürdürmekte zorluk çekerler.
Ayrılma ve boşanma geçmişleri olabilir.
Kronik bir boşluk duygusu yaşayabilirler.
Nedenleri nelerdir?
Ailede benzer bir öykü varsa yani genetik bir yatkınlık söz konusu ise, bu bozukluk ortaya çıkmış olabilir.
Beyinde, dürtüler ve duygu yönetimi ile ilgili alanlarında bazı işlevsel ve yapısal değişiklikler nedeniyle ortaya çıkmış olabilir.
Çevresel nedenlerle ortaya çıkmış olabilir. Olumsuz çocukluk deneyimleri, travmalar, büyürken ihmal edilmek, tehdit edici bir ortamda büyümüş olmaktan kaynaklanmış olabilir.
İYİLEŞME İÇİN NELER YAPILABİLİR?
Kesinlikle bir ruh sağlığı uzmanı ile birlikte hareket etmek gereklidir.
Bu bozukluğa sahip olan kişilerin ilişkilerinde yaşadıkları zorluklar, duygusal ve dürtüsel problemler terapi ortamına da yansıyabilir.
Tedavi sürecinde uzmanlarla da bazı dönemlerde çatışma yaşayabilir. Ve tedaviyi bırakmak isteyebilir.
Bu durumda yakınları tedaviye devam etmesi konusunda, zorlayıcı olmadan onu ikna etmelidir.
Kişi çok esnek bir yapıda olamadığı ve kolaylıkla bir güven kazanamadığı için, terapide dikkatli ve aşamalı ilerlenilmelidir.
Uzm. Klinik Psikolog Eda Gökduman Yavuz