Home / Sağlık / İnsülin Direnci

İnsülin Direnci

İnsülin direncinde doğru teşhis ve zamanında alınan önlemlerle insülin direncini iyileştirmek ve diyabete yakalanmadan kurtulabilirsiniz. İnsülin direncinin artmasındaki temel neden modern çağın insanının yanlış beslenmesi olduğunun altını çizmek gerekir. İlaç kullanmadan ve beslenme düzeninde yapılacak birkaç değişiklik ile insülin direncinden kurtulmak mümkün.

İnsülin direnci nedir?

İnsülin kandaki şekerin hücre içine girmesini sağlayan hormondur. Böylece kandaki şeker düşerek dengede kalır. İnsülin direncinde durum şöyle gelişir. İnsülin glikozla birlikte hücrenin kapısına gelir ama glikoz molekülünü bir türlü hücrenin içine sokamaz. Şeker ve karbonhidrat tüketiminin artışıyla hücreler sürekli ve yüksek miktarda insülin uyarısına maruz kalır. Ve insüline cevap veremez duruma gelir. Kandaki şeker arttıkça pankreas daha fazla insülin salgılamam gerek diye düşünür. Çünkü amaç şekeri hücrelerin içine sokup kan şekerini aşağıya çekmektir. Bunun içinde tek görevli insülindir. En sonunda etraf hücreye giremeyen glikozla ve onu hücreye sokmaya çalışan ama başaramayan insülin ile dolup taşar. İnsülin hormonu şekeri hücrelerin içine sokamayınca onu yağ olarak depolamaya başlar. Bu yağlar da özellikle bel ve göbek bölgesinde depolanır.

Modern çağın yanlış beslenme modeliyle birlikte insülin direnci artık yaş fark ayrımı olmaksızın karşımıza çıkmaktadır. Günümüzde fast food, gazlı içecekler, hamur işleri batı temelli beslenme modelinin başını çekmektedir. Bu beslenme modeli sayesinde insülin direnci ve tip2 diyabet artık gençler ve çocuklar için ciddi bir tehdit haline geldi.

İnsülin direnci hücrelerin insüline karşı duyarsızlaşmasıdır. Beslenme modelinde radikal bir değişiklik yapılmazsa, süreç ilerledikçe ve direnç arttıkça kan şekeri devamlı yüksek seyretmeye başlar. Yani tablo artık tip2 diyabet durumunu göstermektedir. Beslenmenin etkisinin her iki durumda da etkisi tartışılmaz.

Peki bu beslenme değişikliği için neler yapabiliriz?

Katkı maddesi içeren ve nişasta bazlı şeker ile dolu işlenmiş yiyeceklerden uzak durmalıyız. Ekmek, makarna börek çörek gibi hamur işlerini mümkün olduğunca az tüketmeye çalışmalıyız. Zeytinyağı, tereyağı gibi sağlıklı yağları tüketmeliyiz. Doğal ve mevsimsel beslenmeye çalışmalıyız.

Beslenme dışında takviyelerin de desteğinden faydalanabilirsiniz. Omega-3 yağ asitlerinin diyabet riskini azalttığını gösteren çalışmalar mevcut. Günümüzde birçok insanda D vitamini eksikliği olduğunu gözlemliyorum.

Diğer bir önerdiğim ve danışanlarımda kullandığım takviyelerden biri de probiyotik takviyesidir. Dost bakterilerden zengin sağlıklı bir bağırsak florasının insülin metabolizmasının düzgün çalışmasında etkin bir rolü olduğunu biliyoruz. Bunun dışında zeytin yaprağı ve çörek otu ekstresi de yararlanabileceğimiz desteklerden. Bu bitkilerin insülin direncini hafiflettiği, kan şekerini dengelediğini gösteren pek çok bilimsel yayın mevcut. Danışanlarıma önerdiğim bu bitkisel ekstreler tedavi sürecinde önemli bir rol oynuyor. Ancak insülin direncini kırmada doğru bir beslenme modelinin yerini hiçbir şeyin tutamayacağını belirtmek isterim. Yani bu takviyeler, ekstreler ancak doğru beslendiğinizde etkili olabilir.

Etiketlendi:

Cevap bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir