Her vajinismus sorunu yaşayan bayanın sorunu tektir, biriciktir, aynısı yoktur. Uygulanan terapi tekniklerine, uygulayan terapistlerin tutumlarına, çifterin uygulama durumlarına bağlı olarak tedavi süresi de değişiklik gösterebilir. Bir bayana davranışçı terapi uygularsınız. Bir haftada sorunu çözer. Başka bir bayana hipnoz uygularsınız bir günde sorununu aşar. Aslında hangi kişiye hangi tekniğin uygulanacağı önem kazanmaktadır. 4-5 yıldan beri tedavi gören çiftler görüyorum. Türkiye’de gitmedikleri terapist, hekim, uzman, merkez kalmamış. Bu durumda çiftlere de çok büyük görevler düşüyor.Tedavide sebat etmek önemli…Sonuca ulaşıncaya kadar sabırla çalışmak gerekebilir. Sürekli merkez ve terapist değiştiren çiftlerin beklentileri çok farklı olabiliyor. Genelde sihirli bir değnek dokunsun ve sorun bitsin istiyorlar. Ama öyle sihirli bir değnek dünyada yok maalesef… Her işin zorluğu, zahmeti, meşakkati var… Yemek yiyeyim ama hiç çiğnemeyeyim… Olmaz ki… Yemekten tatmak istiyorsak çiğneme zahmetine katlanacağız. Bizim uyguladığımız terapilerle çözüme ulaşmak kaç gün sürüyor? Biz çalışmalarımızı 3 zaman dilimine ayırıyoruz. A- 2 saat süren ‘Direnç yıkma terapisi’ yada ‘Şok terapi’ : Bu 2 saatlik terapiye genellikle sorunu kronikleşmiş, hiçbir tedavinin cevap vermediği, zamanı olmayan, uzak yerden gelen çiftleri alıyoruz. Yani çok vahim vakaları alıyoruz.10 yıl, 15 yıl, 20 yıl evli olan çiftler gibi…Bu 2 saatlik terapilerde-isteğe bağlı olarak- bayan hekimimiz jinekolojik destek sağlıyor çiftimize… B- 2 günlük terapiler: 2 günlük terapilere ise zamanı sınırlı olan, sorunun kökenlerinin derinlerde olmadığı, çözüme daha yakın çiftleri alıyoruz. C- Bir haftalık terapiler: Zaman konusunda sorunu olmayan… İşi müsait olan, acelesi olmayan vakaları alıyoruz. Bir hafta içinde bedensel-zihinsel-bilinçaltı bütünlüğünü, beraberliğini sağlayacak terapiler uygulayıp misafirlerimizi uğurluyoruz. Bu üç terapi şeklinden hangisini uygulayacağımıza beraber karar veriyoruz. Vajinismusun çözümünde merkez olarak biz yardımcı oluyoruz. Çalışma şeklimiz bu… Sonuca ulaşmadan bırakmıyoruz. Ama bu işi tek biz yapmıyoruz. Bu işi bizden başka yapan arkadaşlarımızda var. Onlarda çözüme ulaşmada başarılılar… İşini güzel yapan herkesi de alkışlıyoruz, tebrik ediyoruz. İsteyene kısa süreli, isteyene uzun süreli terapi de uyguluyoruz. Biz merkez olarak dünyada ve Türkiye’de uygulanan bütün terapi tekniklerini uyguluyoruz. Bilmediğimiz uygulamadığımzı bir teknik yok. Siz kısa süreli terapi de uyguluyorsunuz. Ama kısa süreli terapileri bazı uzmanlar neden tavsiye etmiyor? Biz terapilerimizde cinsel birleşme ve cinsel uyum sürecini birbirinden ayırdık. Cinsel birleşme çok kısa sürede sağlanırken cinsel uyum süreci zaman almaktadır. Çok kısa bir sürede cinsel uyum sürecini tamamlamak şimdiki terapi teknikleri ile mümkün değildir. – Kısa süreli terapilere karşı çıkan arkadaşlar bu süreçleri birbirinden ayırmıyorlar. Biz kalkıp da 2 saat içinde kişinin bütün psikolojik düşünce süreçlerini değiştirdiğimizi zaten iddia etmiyoruz. Birincil amacımız cinsel birleşmenin gerçekleşmesi, ikincil amacımız olumsuz psikolojik süreçlerin zamanla değiştirilmesi. Normal şartlarda vajinismus sorunu olmayan bir çift kaç dakikada cinsel birleşmeyi gerçekleştirir? 2 dakika diyelim… Eğer biz 2 dakikada olan bir ilişkiyi aylara yıllara yayıyorsak yolunda gitmeyen bir şeyler var ve biz terapistler boşa kürek çekiyoruz demektir. Şimdi biz kalkıp da “…tek seansta çözülemeyecek kadar büyük bir sorun olan vajinismus….” diye nara atarsak, punto çakarsak acaba gelen danışanlarımıza iyilik mi yapmış oluyoruz, yoksa onlara kötülük mü yapıyoruz? “Vajinismus o kadar büyük bir sorundur ki…” Şimdi bu sözü okuyan bayanın bilinçaltı nasıl bir mesaj alıyor?” Bu da terapistlerin, danışanlarını olumsuz yönde şartlandırması değil mi? Bu sözün ‘sen 1 ay sonra öleceksin’ demekten ne farkı var? Zaten çiftler sorun yaşıyor. İlla terapistimizin dediği gibi sorun çok uzun zaman diliminde çözülecek… Öyle mi? Normal şartlarda 2 dakikada olan cinsel birleşme, 2 saatte de gerçekleşir, 2 günde de… Yeter ki çiftler hazır olsunlar. Lütfen yazılan çizilen her şeye inanmayınız. – İşin bir başka boyutu ise; bilmediğin, sana uymayan, aklına yatmayan her şeye karşı çıkacaksın… İnsan bilmediğinin düşmanıdır. Şimdi siz klasik bir yöntemi uygulamaya alışmışsınız. Bir başkası başka bir teknik uyguluyor. Sizde yok… Bu seferde kıskançlık duygusu ortaya çıkıyor. Başlıyorsunuz onun aleyhinde yazıp çizmeye… Maalesef kıskançlık duygusu mesleki çalışmaların önüne geçtiği için karalama kampanyalarına maruz kalıyorsunuz. Muhakkak her tekniğin dezavantajları vardır. Ama dezavantajının olması o tekniği tukaka yapmaz ki. Mantığınıza uymaz uygulamazsınız. Maalesef bazı terapistler egolarının, enaniyetlerinin peşine takılmış… “En iyisi benim… Benden daha büyük yok… Bu işi en iyi ben yaparım, başka kimse yapamaz…” Gibi egosunu tatmin etmeye çalışanlar… Efendim ne münasebet… Bu işin eğitimini alan her terapist sorunun çözümüne yardımcı olabilir. Bu sorunu çözerken terapistin yaptığı teknik öğretmek ve rehberlik etmektir. Sorunu çiftler çözer… Piyasada da hemen hemen aynı teknikler uygulanıyor… Yoğurt aynı yoğurt ama her terapistin yoğurt yeme şekli farklı… Her terapistin danışana yaklaşımı tarzı çok farklı… Şimdi aynı malzemeyle çok değişik yemekler yapabilirsiniz. Örneğin; Tavuk yemekleri…Yüzlerce değişik çeşidi var. Kimi baharatını bol koyar, kimi sebzesini… Oranları değiştirdiğinizde değişik tat,koku veren tavuk yemekleri elde edersiniz.Terapilerde aynı… Kimi davranışçı terapiye ağırlık verir,kimi hipnoza…Sonuç olarak kendi yaptığını en iyi gören terapist başkalarının yaptığını kötüleyebiliyor. Ya da başkalarının sırtına basarak yükselmeye çalışabiliyor. Bu sorunun çözümü için daha çok saygı ve empatiye ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. – Ayrıca hastaları yönlendiren arkadaşlara şunu sormak lazım: Tavsiye etme yada etmeme yetkisini size kim verdi? Hangi hak yada yetkiyle bazı terapi türlerini yasaklıyorsunuz. Serbest Pazar ekonomisinde piyasayı arz-talep dengesi düzenler. Başarılı olanlar hayatına devam ederken başarısız olanlar elenir. Bir çok terapistin sitesinde “ hangi tedavi tekniklerini tavsiye etmiyoruz” gibi linklere rastlıyoruz. Bizler tasdik ya da onay makamı değiliz ki. Uyarı amaçlı yapılıyorsa çok çok teknikler hakkında bilgi verilir. Avantaj yada dezavantajları anlatılır. En doğru yol bizim bildiğimiz yoldur. Bu bize göredir ama bu başka doğru yollar olmayacağı anlamına gelmez. Siz Hangi Teknik ya da Yöntemleri Tavsiye Etmiyorsunuz? Biz böyle bir yaklaşımı hastaya/danışana saygısızlık olarak kabul ediyoruz. Danışanın iyiyi kötüden, kötüyü iyiden ayıracak aklı mantığı yok mu? Şimdi benim kendimi padişah yerine koyup: – Sakın şuna gitmeyesuz… Şu uzmana uğramayasuz… O tekniğin kötü olduğunu unutmayasuz… demeye ne hakkım var ne de yetkim…. Danışanlarımız, hastalarımız aklı başında insanlardır ve kendi kararlarını kendileri verebilirler. Efendim hangi uzman, hangi teknik ya da yöntem kafanıza yatıyorsa gidersiniz, mantığınıza uymazsa gitmezsiniz. İsterseniz gider uzmanın kliniğinde, onun gözetiminde cinsel ilişkiye girersiniz, isterseniz kabul etmezsiniz. En doğru kararı kendiniz verirsiniz. Buyurun karar sizin. En İyi Teknik Hangisidir, En iyi uzman kimdir? En iyi teknik, en kötü teknik diye bir ayrımı yapmak pek doğru olmasa gerek… Ama kabaca şöyle diyebilirim. Sorununuzun çözüme ulaşmasına yarayan teknik en iyi tekniktir. Sorun çözümünde size destek olan uzmanda en iyi uzmandır. Bu benim görüşüm. Bazen size büyü yapılmış derler… Büyü bozdurmak için büyücüye gidersiniz… Plasebo etkisi olur, eve gelirsiniz ve sorununuz çözülür. Sizin için en iyi teknik budur. Büyü vardır… yoktur… olur… olmaz… Bunları tartışırsınız ama sorununuz çözüldü… Ya da botoks yaptırırsınız… Diyelim sorun çözüldü… İşte sizin için en iyi teknik… İşinize yarayan, sorununuzu çözen teknik en iyi teknik, size yardımcı olan uzman ise en iyi uzmandır gözünüzde… Terapiye Alma Şartlarınız Neler? Şimdi sorabilirsiniz… Terapiye belli şartlar altında mı alıyorsunuz diye? … Evet…Terapi bir birlikte çalışma, kolektif iş yapma faaliyetidir. Şimdi futbol maçı yapacaksınız… Tabiî ki beraber çalışabileceğiniz uyumlu kişileri ekibinize alırsınız. İş yerinde de aynı şey geçerlidir. Uyumlu çalışacak arkadaşları seçmek. Nasıl ki danışanın/hastanın terapisti seçme hakkı varsa terapistinde danışanı seçme hakkı var diyoruz. Ama Türkiye’de böyle bir mantık var mı? Maalesef yok. Her şeye ‘para’ gözüyle bakıldığı için yok… Hayatımızı devam ettirmek, bir çok insana yardımcı olmak için tabiî ki ücret alacağız. Ama bizim için paradan daha ziyade iş doyumu önemli… Yaptığımız işi severek yapmalıyız. Kendimi kötü hissettiğim işi yapmak istemem doğrusu… Uyumsuz terapist ya da çiftlerle çalışmak tam bir işkence halini alır zamanla… – Bize gelen çiftlerle aramızda pozitif bir iletişimin oluşması önemli… Ben çiftlerden pozitif elektrik almalıyım onlarda benden… Efendim, ısınamadığınız, sevemediğiniz, pozitif elektrik alamadığınız bir insanla rahat çalışamazsınız. Bir vakamız anlatıyor… – Hocam filanca uzmana gittik. Adamın yüzünü görünce tiksindim. Verdiği şeyleri uyguladık ama olmadı sorun devam ediyor… Sevmediğiniz birinin verdiği hediyeyi kabul eder misiniz? Eğer terapistinize ısınmadıysanız lütfen seansa katılmayınız. Bu benim görüşüm tabi. Beni bağlar. Bende ısınamadığım, pozitif elektrik alamadığım çiftleri terapiye almıyorum. Başka terapistlerle çalışmalarını tavsiye ediyorum. Bu danışanım ve benim için önemli… Çünkü olumsuzluk çözümü zorlaştırır. Neden iki taraf hüsran yaşasın?. Yani terapide benimle danışanlarım arasındaki UYUM önemli… Bir dersin hocasını severseniz dersi de seversiniz.Hocayı sevmezseniz derside sevmezsiniz. Aynı şey terapist için de geçerli.Terapisti severseniz terapiyide seversiniz. Sevmezseniz terapiyi de sevemezsiniz. Isınmadığım insanları başka terapiste yönlendirebilirim. – Eşler arasındaki uyum ikinci kuralımız. Eşlerle beraber ve ayrı ayrı görüşüyoruz. Eğer çiftler uyumsuz ise, aralarında huzursuzluk varsa, ayrılmayı düşünüyorlarsa yine terapiye almıyoruz. – Genellikle çiftleri beraber alıyoruz. Karı-kocanın seanslara beraber katılmasını arzu ediyoruz. – Eşin haricinde birinci dereceden de olsa anne, baba gibi yakınları seansa almıyoruz. Bekleme salonunda bekletiyoruz. – Çiftlerin terapiyi birlikte istemeleri bizim için önemli… Bazen erkek ister bayan istemez, bazen de bayan ister erkek istemez… – İlk önce randevu alınıyor ve ön görüşme yapıyoruz. Ön görüşmeden ücret almıyoruz. Tanıştıktan ve şartlarımız birbirine uyduktan sonra ‘terapi sözleşmesi’ imzalayıp seansımıza başlıyoruz.