Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS), öğrencilerin hayatlarının önemli dönüm noktalarından biri olarak kabul edilmekle birlikte, sadece akademik değil, aynı zamanda duygusal ve psikolojik süreçleri de içinde barındırmaktadır. Adaylar aylarca süren yoğun hazırlık döneminin ardından sınava girmiş ve şimdi sonuçların açıklanmasını bekleme sürecine girmişlerdir. Bu dönemde, hem öğrencilerin hem de ebeveynlerin yaşadığı duygu durumları anlaşılır ve doğal olmakla birlikte, sağlıklı baş etme yollarının geliştirilmesi oldukça önemlidir.
Sınav sonrası dönem; kaygı, belirsizlik, hayal kırıklığı, umut, pişmanlık ya da rahatlama gibi birbirinden farklı ve karmaşık duyguların bir arada yaşanabildiği hassas bir süreçtir. Öğrenciler, sınav performanslarıyla kendilik değerlerini özdeşleştirebilir, geçmişte yaptıkları tercihlere ya da çalışma stratejilerine dair pişmanlıklar yaşayabilirler. Bu bağlamda, ebeveynlerin tutumları, öğrencinin bu dönemi sağlıklı geçirebilmesi açısından belirleyici bir rol oynamaktadır.
Ebeveynler olarak yapılması gereken ilk şey, çocuğunuzun duygularını yargılamadan ve küçümsemeden dinlemektir. “Zaten bu kadar çalışmayla ancak bu kadar olurdu” gibi eleştirel cümleler ya da “Üzülme, daha iyisi olur” gibi iyi niyetli ama geçiştirici söylemler, öğrencinin yaşadığı duyguların görmezden gelinmesine yol açabilir. Bunun yerine, “Bu süreçte elinden gelenin en iyisini yaptığını biliyorum”, “Nasıl hissettiğini paylaşmak ister misin?” gibi empatik ifadeler kullanmak, öğrencinin kendini değerli ve anlaşılmış hissetmesine yardımcı olur.
Öğrenciler için ise bu dönem, geçmişin muhasebesini yapmaktan ziyade geleceğe odaklanmanın daha faydalı olacağı bir süreçtir. Sınav her ne kadar önemli bir eşik olsa da hayatın tamamını belirleyen tek bir an değildir. Bir sınav sonucu, bir bireyin potansiyelini, kişiliğini ya da yaşam başarısını tanımlamak için yeterli değildir. Öğrencilerin, bu süreci bir son değil, yeni başlangıçlara açılan bir kapı olarak görmeleri; tercihler sürecini sağlıklı şekilde yönetmeleri açısından oldukça değerlidir.
Sonuç olarak, sınav sonrası dönemde duygusal dayanıklılığın artırılması, sağlıklı iletişim kanallarının açık tutulması ve gelecek planlamalarının gerçekçi, çok boyutlu ve bireysel değerlere dayalı yapılması önem taşımaktadır. Bu noktada, okul psikolojik danışmanlarından, tercih rehberlerinden veya gerektiğinde bir uzmandan destek almak da sürecin sağlıklı ilerlemesine katkı sağlayacaktır.
Unutulmamalıdır ki; her bireyin yolu kendine özgüdür ve başarı sadece sınavla değil, yaşamın içinde tutum, çaba ve anlamla şekillenir.