Home / Sağlık / Kabahatin Ruhsal Gölggesi: Dochartanz Zihinsel Haritasi ükerinden Ferdi ve Toplumsal Travmaltariun İzini Süen

Kabahatin Ruhsal Gölggesi: Dochartanz Zihinsel Haritasi ükerinden Ferdi ve Toplumsal Travmaltariun İzini Süen

Bu makale, ağır suçları işlemiş bireylerin psikolojik profilleri üzerinden hem bireysel hem de toplumsal travmaların nasıl bir arka plan oluşturduğunu ele almaktadır. Çocukluk çağı travmaları, bağlanma stilleri ve çevresel ihmal gibi faktörlerin failin zihinsel yapısına etkisi, suç davranışını anlamlandırmak adına değerlendirilmiştir. Ayrıca adalet sisteminin “failin ruhsal geçmişini” ne ölçüde dikkate aldığı ve toplumsal adalet arayışıyla psikolojik gerçeklik arasındaki çatışmalar tartışılmıştır. Amaç, suça sadece hukuk düzleminden değil, psikolojik bir mercekten de bakmanın önemini vurgulamaktır.

Anahtar Kelimeler: Adli psikoloji, suç psikolojisi, travma, fail profili, çocukluk travması, bağlanma kuramı

1. Giriş

Bir suç işlendiğinde toplumun ilk refleksi failin cezalandırılması yönündedir. Oysa ceza kadar önemli bir diğer konu da “neden bu suçu işledi?” sorusunun cevabıdır. Bu sorunun cevabı çoğu zaman failin çocukluk anılarında, bastırılmış duygularında ya da toplumun görmezden geldiği sistemsel boşluklarda gizlidir. Bu makale, failin zihinsel haritasını takip ederek bireysel ve toplumsal travmaların suç davranışı üzerindeki etkilerini ortaya koymayı hedeflemektedir.

2. Literatür Taraması

2.1 Çocukluk Çağı Travmaları
Araştırmalar, suç işlemiş bireylerin büyük çoğunluğunda fiziksel, cinsel ya da duygusal istismarın izlerine rastlandığını göstermektedir (Anda et al., 2006). Özellikle çocuklukta ihmal edilen ya da istismar gören bireylerde, öfke kontrolü, empati ve dürtü denetimi gibi işlevlerde ciddi zorluklar gelişebilmektedir (Felitti et al., 1998).

2.2 Bağlanma Kuramı ve Suç
Bağlanma kuramına göre güvenli bağlanma geliştiremeyen bireylerde, özellikle kaçıngan ya da kaygılı bağlanma örüntülerinde, hem kendine hem çevreye karşı güvensizlik gelişir. Bu güvensizlik, bireyin toplumla sağlıklı bir ilişki kuramamasına ve antisosyal eğilimlerin artmasına neden olabilir (Bowlby, 1988).

2.3 Toplumsal Travmalar
Yoksulluk, göç, savaş, sistematik dışlanma gibi faktörler sadece bireysel travmalar yaratmaz, aynı zamanda suç davranışını doğuran sosyal ortamları da inşa eder. Travis Hirschi’nin sosyal bağ kuramı da bu noktada devreye girer: Bireyin toplumla bağı azaldıkça, suç işlemeye eğilimi artar (Hirschi, 1969).

3. Yöntem

Bu makale nitel bir derleme çalışmasıdır. Uluslararası hakemli dergilerde yayımlanmış makaleler, vaka analizleri ve psikolojik değerlendirme raporlarından elde edilen bulgular taranarak, failin zihinsel süreci bütüncül bir yaklaşımla analiz edilmiştir. Ayrıca vaka örnekleri üzerinden travma-suç ilişkisi örneklendirilmiştir.

4. Bulgular ve Örnek Vakalar

Vaka 1: Çocukluğunda Fiziksel Şiddet Gören Bir Fail
20 yaşında cinayet işleyen bir bireyin psikoevalüasyon raporunda, 7 yaşından itibaren babası tarafından sistematik olarak dövüldüğü, annesi tarafından ise tamamen ihmal edildiği görülmüştür. Bireyin empati yetisi oldukça düşüktür ve ‘kendini koruma’ refleksiyle hareket ettiğini ifade etmiştir.

Vaka 2: Travmatize Toplumda Yetişen Bir Fail
Küçük yaşta mülteci olarak ülkesinden kaçan ve birçok yakınını kaybeden bireyin yetişkinlikte cinsel suç işlediği görülmüştür. Kendisiyle yapılan görüşmelerde, ‘hiçbir şeyin gerçek olmadığını’ ve ‘insanların bir gün mutlaka zarar vereceğini’ düşündüğünü belirtmiştir. Gerçeklikten kopma, dissosiyasyon ve paranoya gözlemlenmiştir.

5. Tartışma

Bu vakalar ve literatür bulguları birlikte değerlendirildiğinde, suç davranışının yalnızca bireysel tercih ya da genetik bir eğilimle açıklanamayacağı anlaşılmaktadır. Suç, çoğunlukla içsel bir patlamanın dışavurumudur; bu patlamanın fitilini ise çoğunlukla yaşantılanmamış çocukluk, bastırılmış öfke, travmalar ve sosyal dışlanma yakar. Toplum, sadece cezalandırmaya değil, anlamaya da odaklanmalıdır.

Suçlu bireyleri ‘kötü insanlar’ olarak etiketlemek, travmaların kuytusunu görmezden gelmektir. Bu göz ardı edildikçe, sistem aynı suçları doğurmaya devam eder.

6. Sonuç ve Öneriler

– Suçlu bireylerin ceza süreçlerine entegre psikolojik değerlendirme ve rehabilitasyon süreci mutlaka dahil edilmelidir.
– Cezaevlerinde travma temelli psikoeğitim ve terapi programları yaygınlaştırılmalıdır.
– Adalet sistemi, failin geçmişini ‘mazeret’ değil, ‘anlama’ aracı olarak görmelidir.
– Toplumda travmayı önlemeye yönelik koruyucu ruh sağlığı politikaları geliştirilmelidir.

Etiketlendi:

Cevap bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir